Saturday, March 29, 2014

Anılar benim en gerçek varlıklarım.

Çok fazlalar. Onlar çoğaldıkça ayağımın altında yer alan dünya gerçekliğini yitirmeye başlıyor. Burada, bütün kalıplara bire bir uyan insanların dünyasında daha az zaman geçirmeye başlıyorum. Beynimin içi zaman tüneli gibi. Kontrolsüz hareket ediyor. Acı verici ama bir o kadar da özgür. Bir yerlerde bağımsız olduğumu bilmek heyecan verici.

 Anılarım tepkilerimi etkiliyor. Bir sebebi olan ama o an içinde deli yaftasını hak edecek gülümseler, sebepli ama sebepsiz göz yaşı. Bazen karamsar, bazen enerjik ama hiç bulunduğum zamana ait olmadan.

 İki kişilik yorgunluk.
 İkiye bölünmüşlüğün yorgunluğu.
 Kısa sürede iki zamanda var olmanın yorgunluğu.

Tuesday, March 25, 2014



Gece çirkinliklerin daha az görünmesine yardımcı oluyordu. Ayın aldatıcı görüntüsü üzerindeki lekelerden belliydi. Yine de büyüsüne kapılıp beyaz bir duman eşliğinde düşüncelere dalmamak elde değildi. Ağırlığını hissetmemek. Yalnızlıktan hırpalanmamak hiç değildi... Anladıklarını sandıkları ama anlayamadıkları, anladıkları ama anlam veremedikleri dünyaya en derin kuyudan bakmak... Gece, gırtlaklarına yapışan iyi görünümlü bir katilden başka bir şey değildi. Yalnızlıksa ruhlarını kemiren vahşi akbaba sürüsünden başkası olamazdı...